"Güzel Oyun" şövalyeleri Batalla-Pinto

Ertuğrul Sağlam'ın transfer başarısızlıklarını yazmaya kalksak herhalde roman olur. Özellikle forvet seçimleri apayrı bir konu. Tadeu,Nunez,Steinhart,Altidore,İnsua,Bangoura,Tagoe ilk aklıma gelenler. Ancak bu başarısız seçimlerin ardından 2,5 yıl arayla ayın 12.günlerinde imza atan iki oyuncu var ki onlar bütün bu genellemelerin dışarısında tutulmayı fazlasıyla hakediyorlar. Bu yazımda kişisel olarak da büyük hayranlık duyduğum, futbolu güzelleştiren bu adamlardan bahsedeceğim..

İlki Pablo Martin Battalla. 12 Temmuz 2009 tarihinde sessiz sedasız Bursaspor'a imza attığında henüz 25 yaşındaydı. Kariyerinde herhangi bir başarısı olmayan, Arjantin,Meksika ve Kolombiya kulüplerinde oynamış ve kendisini gösterememiş bir futbolcuydu. Hani beylik bir laf vardır ya eğer Güney Amerikalı bir oyuncu 23 yaşına dek kıta dışına çıkmamışsa ondan bir şey olmaz diye, işte o büyük bir yalandır. Bu genellemeyi haksız çıkaran bir çok örnek verebilirim ama konumuz şimdi Batalla. Arjantinlinin Bursaspor'a gelmeden gösterdiği en büyük başarı, onu Yeşil Beyazlılara taşıyan Deportivo Cali performansıydı. 20 maçta attığı 10 gol Ertuğrul Sağlam'ı etkilemesine yetti. İlk sezonunda taşıdığı 10 numaranın hakkını veren bir performans ortaya koyan Batalla, 26 maçta bir çoğu kritik 8 gol atıp 4 de asist yaptı. O 8 golün belki de en değerlisi 22 Şubat 2010 tarihinde Fenerbahçe'ye attığıydı ve Bursaspor o maçı 3-2 kazanarak şampiyonluk yolunda en büyük adımını atıyordu. Bu karşılaşmanın Fenerbahçe'nin aldığı son iç saha mağlubiyeti olduğunu (42 maçtır yenilmiyorlar) düşünürsek galibiyetin anlamı bir kat daha artıyor. Dolayısıyla sezon sonunda gelen mucize şampiyonlukta payı çok büyüktü. İlk sezonunda bir Anadolu takımına gelen hangi oyuncu böyle bir başarı yakalayabilir ki ? Ertesi sezon Batalla biraz daha defansif görev almaya başlayınca buna paralel gol yüzdesi de düştü ama asistleri de bir o kadar arttı. Arjantinli 2010/11 sezonunu 3 gol 13 asistle tamamladı. Takımın ligi 3.bitirmesinde büyük katkı sağladı. Bursaspor'un asist kralı oldu. Yine 6-1 kaybedilen Valencia maçında takımın tek golünü atarak Bursaspor'un Şampiyonlar Ligi tarihindeki ilk golüne de imzasını attı. O golü attığı forma halen Bursaspor müzesinde sergilenmekte. Ve bu sezon. Batalla ilk yılındaki ofansif görüntüsüne devamlılık ve denge de eklemiş gözüküyor, Arjantinli çıktığı 36 maçta 9 gol atıp 10 da asist yaptı. Şimdi önünde bir de Türkiye Kupası Finali var. Bu kadife ayaklı adam Türkiye'deki başarılarına bir de Kupa şampiyonluğu ekleyebilecek mi göreceğiz..

İkinci bahsedeceğim isim ise futbolun neden hala güzel oyun olduğunu gösteren bir adam. Sebastian Pinto. 12 Ocak 2012 tarihinde sadece 800 000 € karşılığında Bursaspor'a transfer olduğunda şüphesiz bütün Bursasporluların aklında soru işaretleri vardı. Kariyerinde başarısız Santos ve Nancy deneyimleri de bulunan Şilili en iyi performansını tıpkı Batalla gibi Bursaspor'a gelmeden önce göstermişti. O'Higgins takımında 14 maçta 13 gol ona önce Milli Takımın sonra Bursaspor'un kapılarını açtı. Pinto ilk Milli maçına 22 Aralık 2011 tarihinde Paraguay karşısında çıkıyor, ülkesinin 3-2 kazandığı maçta 3 golü o atıyordu. Bursaspor kariyeri ise 2.maçında Gençlerbirliği'ne attığı estetik kafa golüyle başladı. Çıktığı 16 maçta 10 gol atıp 3 de asist yaptı. Gollerinden sonra neden kramponunu kulağına götürdüğü sorulduğunda gollerini Şili'deki büyükannesine armağan ettiğini söylüyordu. Pinto forvetlerde klasik olarak görülen bencillikten ziyade takım oyununa verdiği katkıyla ön plana çıktı. 3 asist bunun göstergesi. Bakalım daha 26 yaşında olan bu güzel adam Türkiye'de neler başaracak,ne goller atacak. Ama sonucu nolursa olsun, Pinto'nun Türkiye'nin bu gergin futbol iklimine şimdiden damgasını vurduğu kesin..