Bu Blogda Ara

Translate

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Bir Başarı Öyküsü: Ertuğrul Taşkıran


Bugün sizlere bir başarı öyküsünden bahsedeceğim. Hem de tırnaklarıyla kazıya kazıya bulunduğu noktaya gelmiş bir adamın. Tam adıyla Mahmut Ertuğrul Taşkıran'ı Türkiye'nin tanıdığı tarih, 22 Eylül 2011'de oynanan Samsunspor-Trabzonspor müsabakasıydı. Bir önceki hafta TT Arena deplasmanında kırmızı kart gören takımın tecrübeli 1.kalecisi Ahmet Şahin'in yerine bu genç kaleci bir Süper Lig maçında 90 dakika olarak ilk kez şans buluyordu. İtiraf etmem gerekirse, tamamını seyrettiğim maçta onu kalede ilk gördüğümde çokca güven duyduğumu söyleyemem. Lâkin özellikle dakikalar ilerledikçe yaptığı kurtarışlar, kendisine duyduğu özgüven ve savunmadaki arkadaşlarına verdiği pozitif elektirik beni çok etkiledi. O gün Samsun 19 Mayıs stadyumunda bu maçı seyredenler belki de Türkiye'nin önümüzdeki 10 yılına damga vuracak bir kaleciyi izlediklerinin farkındalar mıydı bilinmez ama ben o günden sonra Ertuğrul'u başka bir gözle izlemeye başlamıştım..

Sonraki hafta Orduspor maçında Fatih Tekke'nin 90+ daki kafasını çıkarttığında bu çocuk olacak dedim. Yine de kesin tespiti koymak için Ertuğrul'u canlı seyretmeyi bekledim. Ve nihayetinde amacıma 23 Ekim 2011'de ulaştım. Fenerbahçe-Samsunspor maçında bir kaleyi Mert Günok, diğer kaleyi Ertuğrul Taşkıran koruyordu. O gece için Fenerbahçe kaleci altyapısının iftihar gecesi demek herhalde yanlış olmaz. İki genç ve sıkı arkadaşında gol yemediği maçta kaleci forması yeşilli olan, Fenerbahçe tribünlerinden büyük tepki gördü. (İtiraf ediyorum, bende onlardandım) Kadıköy doğumlu Ertuğrul, çok sevdiği, alt yapısından yetiştiği "hemşehrileri" Fenerbahçe taraftarı tarafından vakit çalmakla suçlanıyordu. Gol yememenin verdiği sevinç bu yüzden az da olsa buruklaşmıştı. Genç kaleci o akşam, mikro blog sitesi twitter'da duygularını "Profesyonellik gereği elimden geleni yaptım. Benim için çok zor oldu. Büyük Fenerbahçe taraftarına teşekkür ederim. Tepki gösteren arkadaşlarımızı da anlıyorum ancak son pozisyonda Semih abinin darbesi sonucu nefesim kesildi ve yere yığıldım" diyerek paylaşıyordu. Ertuğrul, o akşamın sonunda başta son pozisyonu paylaştığı Semih abisi olmak üzere Alex,Aykut Kocaman gibi isimlerden ve aklı başında bir çok Fenerbahçeliden destek alıp moralini düzeltti. Ancak göze geldiğinden mi bilinmez, Samsunspor'un ve Süper Lig'in en formda kalecisinin sadece 3 gün sonra bir Karabükspor maçında parmağı kırıldı. Yaklaşık 1,5 ay sahalardan uzak kalan arkadaşlarının deyimiyle "Eto'o" Süper Lig'de sezonu 27 maçla tamamladı ve böylece ligde henüz ilk yılını geçiren bir kaleci için çok önemli bir deneyim edinmiş oldu..

Fenerbahçe kalesi Alman Schumacher'in ardından Engin İpekoğlu (1991-1996), Rüştü Reçber (1993-2007) ve Volkan Demirel ile (2002-?) tam 3 farklı jenarasyondur Türk kalecilere emanet. Hem de bu 3 Türk kaleci Milli Takımda da bayrağı hep üst düzeyde taşıdılar. 4.jenarasyon için Sarı Lacivertli kulübün elinde çok iyi iki kaleci var. 24 yaşındaki Mert Günok ve 23 yaşındaki Ertuğrul Taşkıran. Hangisi 1.eldiven olursa olsun umarım Fenerbahçelilerin ve muhtemelen Milli Takım'a gönül verenlerin içi rahat olacaktır. Önümüzdeki iki sezonu sakatlık olmazsa, Kayserispor'un 1.kalecisi olarak geçirecek Ertuğrul Taşkıran'a sonsuz başarılar, umarım ve inanıyorum kariyerinin 2. lig maçının sonunda verdiği o içten gülümsemeyi, kariyerinin sonunda da kazanacağı kupalarla verir, Engin,Rüştü ve Volkan gibi Türk futbolunun efsane kalecilerinden biri olur.. 

"Süper Lig kariyerimin başlangıcında yaşadığım heyecanı ve mutluluğu bana tekrardan hissettiren, ilerleyen yıllarda tekrar tekrar okuyup anımsayacağım güzel bir çalışma olmuş. Eline ve emeğine sağlık. Ayrıca vatani görevini en iyi şekilde yerine getirip, sağlıklı bir şekilde ailene ve sevdiklerine kavuşursun inşallah Özgün. Allah yardımcın olsun.." *

ERTUĞRUL TAŞKIRAN

* Twitter üzerinden irtibata geçtiğim mütevazi ve alçak gönüllü Ertuğrul kardeşim, kendisini anlattığım yazım hakkında kısa bir dipnot bırakmayı da kabul etti. Ayrıca bir müjde daha. Askerden sonra Ocak-Şubat arasında belli olmayan bir tarihte blog'a röportaj bölümü koyacağım ve ilk konuğum da Ertuğrul Taşkıran olacak. Kendisine yardımları,katkıları kısaca her şey için teşekkür ediyorum :) 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder